
Türkiye, Avrupa Birliği ülkelerinden sonra zeytin üretiminde ikinci sırada olmasına ve dünyanın belli başlı zeytin bölgeleri arasında yer almasına karşın zeytin tarımı, ülkemizde, ne yazık ki, hak ettiği şekilde gelişmemiştir. Bunun temel nedeni, tarımsal teknik ve teknolojideki gelişmelerin zeytin tarımına yansıtılamamasıdır. Yeni tesis edilecek zeytinliklerde mutlaka modern zeytin yetiştiriciliğinin esasları göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer meyve türlerinde olduğu gibi zeytinde de başta sulama ve beslenme olmak üzere bakım işlemlerine gereken önem verilmelidir.
Ülkemizde Akdeniz ikliminin hâkim olduğu Ege, Marmara, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde kuzeyde Artvin’den güneyde Hatay’a kadar uzanan kıyı boyunca ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Mardin’e kadar olan illerde zeytincilik yapılmaktadır.
Beş zeytinci bölge içinde ağaç varlığı ve üretim kapasitesi ile Ege Bölgesi birinci sırada yer almakta, onu, Marmara, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesi izlemektedir. Genellikle diğer ürünlerin yetişmediği toprakları değerlendiren zeytin ülkemizde daha çok meyilli arazilerde yetiştirilmektedir.
1. Birim alandaki ağaç sayısını arttırmak (Sık dikim yapmak).
2. Birim alandan alınan ürün miktarını arttırmak (Sulama yapmak).
3. Kaliteli ve sağlıklı ürün elde etmek.
Ülkemizdeki zeytin ağaçları bir yıl çok, izleyen yıl ise az ürün vermektedir. “Periyodisite” denilen bu olgu üreticiler tarafından “var yılı -yok yılı” olarak bilinmektedir. Periyodisite bir ölçüde zeytin ağacının genetik özelliğidir. Ancak, zeytinin hasat edilme biçimi de periyodisitenin şiddetini arttırmaktadır. Özellikle, ülkemizde hasadın çırparak ya da benzeri şekillerde dallara zarar vererek yapılması gelecek yılın ürününü olumsuz etkileyerek periyodisiteyi arttırmaktadır.
Ayrıca, budama zamanı ve yönteminin, gübrelemenin, sulamanın, toprak ve ağaç bakımının, hasat edilme şeklinin, hasat zamanının ve iklimin periyodisitenin artma veya azalmasına etki ettiği de bilinmektedir. Türkiye’de periyodisitenin verime etkisi çok yüksektir. Yapılan bir araştırma sonucunda Türkiye’de son 20 yılda periyodisitenin etkisinin % 52′ dolayında olduğu bildirilmiştir. Ülkemizdeki Zeytinlerde var yılı veriminin, yok yılı veriminin 5 katı olduğu da saptanmıştır. Zeytin yetiştiricileri üretim sırasında kültürel uygulamalara yeterince önem verdiği takdirde periyodisitenin etkisinin azalması da beklenmelidir. Nitekim sulama, gübreleme, budama vb. kültürel uygulamaların büyük ölçüde yapıldığı İspanya’da zeytinlerde periyodisite sadece % 20 dolayındadır.
Kahvaltılarımızda vazgeçilmez katığımız olan zeytini, en sağlıklı bitkisel yemeklik yağ olan zeytinyağını verir. Çok uzun ömürlü olup ortalama ömrü 300–400 yıldır. 1.000 yıl kadarda yaşayabilir. 12–15 m kadar boylanabilir. 7–8 yaşında meyvesini vermeye başlar. 35’inci yaşına kadar verimi artar, sonra meyve veriminde azalma görülür. 100 yaşındaki zeytin ağaçlarının yenilenmesi gerekir.
Zeytin ağacının meyveleri, özel yöntemlerle salamura edilerek sofralar için hazırlanır. Yağı çıkarılacak zeytinler ocak ayına kadar ağacında bekletilip rengi iyice karalaştığında toplanır. Fabrikalarda preslerle sıkılarak yağı alınır. Ayrıca zeytin ağacının sarı renkli, esmer dalgalı olan çok sert odunu marangozlukta kullanılır.
Bir zeytin tanesi, ortalama 10–15 gram ağırlığındadır. Bunun; % 13-30’u çekirdek, % 66-85’i etli kısım, % 1,5–3,5’i kabuktan oluşur.
Zeytin ağacının büyümesi ve gelişmesinde; kültürel önlemlerin, iklim faktörlerinin, yönün, toprak yapısının, arazinin durumunun etkisi vardır. İklim faktörleri içinde en önemlileri sıcaklık ve yağıştır. Zeytin ağacı ışığı seven bir ağaç olduğundan güneşe maruz olan alanlarda daha iyi gelişme gösterir. Ülkemizdeki zeytinlik alanların % 75’e yakını meyilli alanlarda, geri kalan % 25’i az meyilli ve taban arazilerdedir. Meyilli arazilerdeki bu zeytinliklerimizin bazılarında toprak-su muhafaza tedbirleri alınmamıştır.
Uygunluğu tespit edilen alana zeytin fidanları dikilmeden; dikilecek çeşit, uygulanacak hasat şeklinin ne olacağı, uygulanacak kültürel önlemlere göre verilecek taç şekli, dikim aralığı belirlenmelidir. Bu tespitler yapıldıktan sonra fidan dikilecek arazinin toprak özelliklerini belirlemek dikimde kullanılacak temel gübrenin miktarını saptamak için toprak örneği alınıp analiz yaptırılmalıdır. Zeytin ağaçlarının bol ve kaliteli ürün verebilmesi kültürel önlemlerin düzenli olarak yapılmasıyla sağlanır. Bütün bitkilerde olduğu gibi zeytin ağacının da gelişebilmesi için toprak verimli ve canlı olmalıdır. Bu da TOPRAK İŞLEME ile gerçekleştirilir.
Her ağacın kendine has tür ve özelliklerini gösteren kök sistemleri ve gövde yapıları ve bunlar arasında bir denge vardır. Bu durum, “Fizyolojik Denge” olarak tanımlanır. O ağacın fizyolojik özelliklerinin bilinmesi ve özelliklerine uygun ekolojik koşullarda yetiştirilmesi, bakım ve uygulamalara tabii tutularak yetiştirilmeye çalışılması bu şekilde fizyolojik dengenin korunması yetiştiriciliğin en önemli unsurudur.
Zeytin ağaçları yaz-kış yapraklarını üzerinde taşıyarak dökmezler. Bağımsız damarlar sisteminden oluşan kendine has kök sitemi ve çok güçlü bir vejetatif büyüme eğilimine sahip zeytin ağacı, Temmuz – Ağustos ayları ve hasat sonrası olmak üzere 2 dönem vejetatif gelişim dönemi geçirir. Ayrıca bu ağaçlar, belli bir büyüklüğe eriştikten sonra kök sistemlerinde oluşan yumrular sayesinde kendilerini yenileyebilme özelliğine sahip olup, içerdiği polifenoller, flavanoidler gibi antioksidanlarla stres koşullarına adaptasyonu ile de Ülkemizde beş farklı bölgede yetişebilen kendine has özellikler taşıyan ağaçlardır.
Bitki fizyolojisi, yapılan tarımsal uygulamalarla ve uygulama zamanlarıyla bitkinin iç dengelerinin nasıl etkilendiğinin anlaşılmasında önemlidir. Her ağacın kendine has tür ve özelliklerini gösteren kök sistemleri ve gövde yapıları arasında bir denge vardır. Bu durum, “Fizyolojik Denge” olarak tanımlanır. Yapılan tarımsal uygulamalar sırasında ağacın bu kendine has dengesinin dikkate alınması gerekir.